close
AnkaraBlog YazılarıÇankayaKozmetik Markalarına Göre

DOĞAL KOZMETİK HAKKINDA 7 İYİ NEDEN

DOĞAL KOZMETİK HAKKINDA 7 İYİ NEDEN

En iyi cilt bakımının ciltten daha derine inen bakım olduğuna inanıyoruz. Sadece daha iyi görünmemizi sağlamak için değil, aynı zamanda daha iyi hissetmemizi ve hareket etmemizi sağlamak için.

-1- DOĞAL VE ETKİLİ

Organik kozmetikler etkilidir ve hızlı sonuç alınmasını sağlar. Zamanla, reklam endüstrisi, sentetik moleküllerin bir tür sihirli özelliklere sahip olduğu ve dolayısıyla daha güçlü olduğu klişesini icat etti. Ancak vitaminler, antioksidanlar, proteinler, enzimler veya örneğin hyaluronik asit gibi cilt durumunu etkileyen ana aktif maddeler doğal kaynaklardan elde edilir. Hem insan hem de bitki hücreleri aynı hücre grubuna aittir ve yaşamı sürdürmek için aynı aktif maddeleri kullanır. Bu nedenle %100 doğal hammaddelerden yapılan sertifikalı organik kozmetikler, biyolojik olarak aktif maddelerin en yüksek konsantrasyonuna sahiptir.

Bitki antioksidanları yaşlanmaya karşı güçlü koruma sağlar, polisakkaritler nemlendirir ve doğal yağlarda bulunan yağ asitleri cildi besler. Doğal kozmetiklerde kullanılan aktif maddeler, kimyasal olarak sentezlenmek yerine, yenilikçi ekstraksiyon ve işleme yöntemleri kullanılarak doğal içeriklerden elde edilir. Örneğin, doğru moleküler formundaki doğal E vitamini, buğday filizlerinden veya GDO’suz soya fasulyesinden ekstrakte edilirken, kimyasal olarak sentezlenen E vitamini her zaman doğal olmayan moleküller (sentez reaksiyonundan kaynaklanan yanlış madde izomerleri) ve çeşitli reaktiflerin izlerini içerir. , katalizörler ve çözücüler.

-2- TEMEL OLARAK DAHA GÜVENLİ

Doğal kozmetikler, hem insan vücudu hem de çevre için temelde daha güvenli olan doğal ve organik hammaddeler kullanılarak üretilir. Kimyasal sentez yoluyla elde edilen birçok hammadde insan sağlığını ve çevreyi olumsuz etkiler. 1950’lerde kimya endüstrisinin patlamasından bu yana, pazara 100.000’den fazla yeni kimyasal girdi ve kozmetik ve ev ürünlerinde kullanılıyor. Ancak, bu kimyasalların güvenliği hiçbir zaman gerektiği gibi test edilmemiştir. Örneğin koruyucu olarak yaygın olarak kullanılan parabenlerin östrojen reseptörlerine bağlanarak endokrin sisteme müdahale ettiği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Vücudun biyokimyasal reaksiyona girmesi için küçük bir doz paraben yeterlidir. Kan plazmasındaki en yüksek paraben konsantrasyonu, tüm vücuda kozmetik bir ürün uygulandıktan 3 saat sonra gözlendi. Parabenler insan anne sütünde de gözlendi. Kimyasal sentez yoluyla elde edilen maddeler her zaman imalat yan ürünleri ve eser miktarda solvent ve reaktif gibi çeşitli çözeltiler içerir. Ve bu çözeltilerin belirli miktarları, teknolojik olarak onları tamamen ayırmak imkansız olduğundan, her zaman kozmetik üründe son bulur. Bu maddelerin bazıları, çok düşük konsantrasyonlarda bile oldukça istenmeyen etkilere sahip olabilir. Etkiler nörotoksik, mutajenik veya teratojenik olabilir, burada kimyasal çözeltiler cilt dokusu hücrelerini topikal olarak ve ayrıca tüm vücudu sistemik olarak olumsuz etkiler. Bununla birlikte, doğal içerikler, maksimum verimlilik ve güvenlik sağlamak için özenle seçilir ve geliştirilmiştir.

-3- %95 ORGANİK

Sertifikalı organik kozmetiklerde kullanılan bitkisel hammaddelerin %95’i organik çiftliklerden gelmektedir. Organik tarım, çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkisi olan sentetik pestisitlerin, fungisitlerin ve herbisitlerin kullanımına izin vermediği için önemli avantajlar sunar. Pestisitlerin epidermis yoluyla emildiğine ve endokrin sistemi etkilediğine dair kanıtlar var. Ayrıca bir bütün olarak insan vücudu üzerinde sistemik bir etkiye sahip olabilirler.

-4- GDO VE NANOPARKÜL İÇERMEZ

Sertifikalı doğal kozmetikler, genetiği değiştirilmiş organizmalar, nanopartiküller veya hammaddelerin ışınlanması olmadan üretilir, çünkü bu tür hammaddelerin güvenliği konusunda çelişkili çalışmalar vardır. Birçok uluslararası tartışmanın konusu olan bir diğer önemli endişe, genetiği değiştirilmiş bitkilerin riskleri ve faydaları ile ilgilidir. Bu riskler, çevre ve canlı organizmalar üzerinde olumsuz bir etkiye sahip olmayı içerir.

-5- BİYOÇÖZÜNÜRLÜK

Doğal olarak türetilen bileşenler doğada hızla bozulur, böylece su kütlelerinin ve çevrenin kirliliğini azaltır. Örneğin, sentetik fırçalarda, diş macunlarında ve diğer ürünlerde bulunan mikro partiküller, su kütlelerine girdikten sonra parçalanmazlar, ancak yüzeyde toksik maddeler biriktirirler. Bu sularda yaşayan balıklar zehirli çamuru yerler. Daha sonra, sentetik parçacıklar ve diğer çeşitli kimyasallar, besin zinciri boyunca hareket eder ve insanların diyetine girer.

6- TEMİZ ÜRETİM

Doğal kozmetiklerin üretimi daha temiz ve daha çevre dostudur. Hammaddeler, çevreye ve insan vücuduna zararlı bir dizi kimyasal reaksiyona (ağartma, halojenasyon, ışınlama veya cıva ile işleme gibi) ihtiyaç duymadan elde edilir ve işlenir. Temiz üretim, doğal kaynakların sorumlu bir şekilde kullanılması ve üretimin tüm aşamalarında çevreye özen gösterilmesi anlamına gelir. Örneğin, fabrika temizliği, dezenfeksiyon ve sanitasyonda yalnızca sertifikalı doğal ürünler kullanılarak atık suya karışan kimyasalların miktarı azaltılır.

-7- GERİ DÖNÜŞÜMLÜ AMBALAJ

Doğal kozmetikler geri dönüştürülebilir ambalajlar kullanır. Pek çok plastik ambalaj şekli hiç geri dönüştürülmez veya geri dönüşüm seçenekleri sınırlıdır. Örneğin, bir paket PVC, EVA, AKRİL, STİREN, VİNİL, ÜRE, SİLİKON etiketlerinden birine sahipse, bozulmayacak ve önümüzdeki bin yıl boyunca çevreyi kirletmeye devam edecektir. Organik kozmetik üreticileri, geri dönüştürülmüş ambalajları giderek daha sık kullanmaya başlıyor. Örneğin maden suyu şişeleri, kozmetik ürünler için çevre dostu ambalajlar üretmek üzere geri dönüştürülebilir.

İlgili Aramalar:

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu